Gıda israfının küresel bir problem olduğunu kabul edin. Suçluluk duygusunu bir itici güç olarak kullanarak israfı engellemek için adım atın.

Gıda İsrafının Yarattığı Suçluluk Duygusuyla Mücadele Etmek İçin İhtiyacınız Olan 3 Pratik Bilgi

Gıda israfına yönelik birçok araştırma ve bu sorunu ortadan kaldırabilmek için pek çok çözüm önerisi var. Ancak gıda israfı sadece anlık çözümler ile değiştirilebilecek bir sorundan öte kişilerin düşüncelerine işlemiş bir davranış kalıbı. Bu nedenle sadece bilgilenmek değil, alışılmış davranışların farkına vararak bunları değiştirebilmek için de adım atmak oldukça önemli.

Aslında birçok insan, tüketilen her bir gıdanın üretimi için büyük bir emek ve pek çok kaynak harcandığının farkında. Ancak bu farkındalığın sonucu davranışa geldiğinde kişilerin farklı sebeplerden ötürü harekete geçmediğini görmek mümkün. Tabii bu hareketsizliğin bedeli de içten içe “Ne yapacağım?” dedirten ve kendine sorgulatan bir suçluluk duygusu.

Unutma ki bu suçluluk duygusu, aslında harekete geçirecek itici güç olabilir. Çünkü yapılan bir araştırmaya göre alışkanlıkların ve duyguların gıda israfı davranışını yönlendirmede önemli bir rol oynadığı ortaya çıkmış. Yani hissettiğimiz bu olumsuz duyguları, aynı zamanda gıda israfına “Dur” demek ve alışkanlıkları değiştirmek için bir destek olarak kullanabiliriz.

Tabii ki bu olumsuz duygular ile mücadele ettiğimiz ve bu mücadelenin kazananı olduğumuz müddetçe. “Peki, bunu nasıl yapacağım?” diyorsan hem bu suçluluk duygusu ile mücadelede hem de gıda israfını durdurmada bizi zirveye ulaştıracak ipuçlarını birlikte inceleyelim.

Sorundan Kaçma, Sorun ile Yüzleş

Hissettiğin suçluluk duygusu veya öfke, motive edici olabileceği gibi sorunu görmezden gelmene de sebep olabilir. Çünkü duyguların gıda israfına etkilerinin araştırıldığı bir araştırmada tahmin edilenin aksine olumsuz duyguların, gıda israfı davranışına olumlu bir etkiye sahip olabileceği ortaya çıkmış.

Oldukça tutarsız bir sonuç gibi görünse de aslında bu sonucu daha iyi anlayabilmek için etrafımıza bakmamız yeterli. Çünkü bu durum, aslında insanların kendilerini korumak için geliştirdiği bir yöntem. Kişiler, kötü hissettiği bir şeyi düşünmek yerine bu durumu yok sayarak alıştığı davranışa devam edebilir. Yani kişi “Yiyecek israfı konusunda öfkeliyim, ama bu beni kötü hissettirdiği için bunu hiç düşünmek zorunda kalmak istemiyorum. Bu yüzden daha kolay seçeneği seçerek alıştığım düzene devam edeceğim.” diyebilir.

Ancak duygular niyeti, niyet ise hareketi besler. Gıda israfı konusunda atacağın adım da sadece kendin için değil, dünyanın geleceği için oldukça önemli. Bu nedenle hissettiğin olumsuz duygular ile yüzleşerek gıda israfının bireyselden öte küresel bir sorun olduğunun bilincine varabilmek gerekli. 

Toplumsal Yargıları Değil, Kendini Dinle

Gıda israfının toplumsal ve çevresel etkileriyle yüzleşin. Suçluluk duygusunu harekete geçiren bir motivasyon olarak kullanarak alışkanlıklarınızı değiştirebilirsiniz.

Maalesef toplumda gıda israfını tetikleyen pek çok yargı ile karşılaşmak mümkün. Örneğin bir restoranda kalan yemeği paket yaptırmak bazı kişiler için uygun karşılanmayan bir hareket. Bunun dışında yemek ne kadar beğenilse de tabağı sonuna kadar bitirmek yerine birkaç parça bırakılması gerektiği düşüncesi oldukça yaygın.

Belki saygıdan, belki kibarlıktan; ama en çok “İnsanlar ne der?” düşüncesinden kaynaklı bu davranışları sürdürmeye devam ediyoruz. Ancak tüm bunlar, gıda israfının artmasına ve yarınlarımızı düşünmeden hareket etmemize neden oluyor. Oysa kalan yemekleri paket yaptırarak sonrasında değerlendirebilir veya beğendiğin bir yemeği bitirerek çöpe gitmesini engelleyebilirsin.

Bu davranış biçimininin yayılması için pek çok kurum ve dernek tarafından desteklenen uygulamalarla da karşılaşmak mümkün. Çünkü restoranlarda paketleme seçeneğinin sadece talep üzerine yapılan bir hizmetten öte olağan düzenin bir parçası olması için talebin artması oldukça önemli.

Unutma ki bu düşünceler, gıda israfında harekete geçmeyi engelleyen önyargılar. Bu önyargıları kırmanın yolu ise seni suçluluk duygusuna sürükleyecek bu davranışlara uymaktan değil, kendini dinleyerek doğru bildiğini yapmaktan geçiyor. 

Gıda İsrafını Önlemek İçin Sessiz Kalma

Gıda israfına yönelik farkındalık kazanarak bu farkındalığı davranışların ile göstermek tabii ki oldukça önemli. Ancak yukarıda da belirttiğimiz gibi gıda israfı, bireysel bir sorundan öte küresel bir problem. Bu probleme etkili bir çözüm sunmak için de tek başına değil, herkesin bu konuda bilinçlenerek harekete geçmesi gerekli.

UNEP Gıda İsrafı Endeksi Raporu’nda da belirtildiği gibi her yıl neredeyse 1 milyar ton gıda atığı oluşuyor. Bu gıda atıklarının çoğu ise hanelerden geliyor. Yani bireysel olarak düşünmeden veya fark etmeden yaptığımız bir hareket, dünyanın geleceğini etkileyen ve yarınlarımızı görmemizi engelleyen gıda atık dağının büyümesine sebep oluyor. Peki, ne yapacağız?

Kendi farkındalığımızı çevremize yayarak gıda israfına yönelik tutumun değişmesi bizim elimizde. Unutma ki bireysel bir karar, büyük değişimler meydana getirebilir. Sen de gıda israfına karşı sessiz kalmak istemiyor ve kalıcı çözümler arıyorsan “Yeteri Kadar En Doğru Karar” diyerek israfa karşı başlattığımız hareketin bir parçası olabilirsin.

Günümüz tüketim alışkanlıkları sonucunda gelecekte bizi nasıl bir tablonun beklediğini merak ediyorsan da “Sonsuz ve Sınırsız Tüketim Arzusu Nelerin Sonunu Getiriyor, Hangi Kaynakları Tüketiyor?” yazımızı okuyabilirsin.

 

Öne Çıkan Yazılar
10-12-2024

Teknoloji Çağında Sürdürülebilir Tüketim Mümkün mü?

Teknoloji, günümüz dünyasının ayrılmaz bir parçası. Çünkü artık pek çok gelişim ve değişimin temeli, teknolojiye dayanıyor.
10-12-2024

Sonsuz ve Sınırsız Tüketim Arzusu Nelerin Sonunu Getiriyor, Hangi Kaynakları Tüketiyor?

Zaman hızla geçiyor, teknoloji gelişiyor ve neredeyse her gün yeniden tüketeceğimiz yeni ürünler veya hizmetler ile karşılaşıyoruz.
10-12-2024

Azalt, Yeniden Kullan, Geri Dönüştür: Döngüsel Ekonomi

Üretim döngüsünün en önemli parçası olan hammadde, tüketim kavramıyla da doğrudan bağlantılı.
10-12-2024

Ben Ne Yapabilirim Deme: Evlerde Atık Yönetiminin Önemi

Kent yaşamının, zorlukları kadar kolaylıklarının da olduğunu söylemek mümkün. Çünkü taşra hayatının aksine kentlerde farklı imkan ve seçeneklere hızlıca ulaşabiliriz. Ancak bu hız ve seçenek fazlalığının doğurduğu büyük bir sorun var: Bu denli kalabalık kentlerin oluşturduğu atıklar…